bir şey

Turkish-English Translation

  1. anything
  2. (Lat.) aliquid
  3. something
  4. what
  5. (Lat.) quid
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Hayret birşey!
Go figure! Exclamation, Idioms
ağız gibi bir şey
mouth
anlaşılması güç bir şey
enigma
anlatılan bir şey
rehearsal
az miktarda bir şey
taste
bağlantılı bir şey
corrolate
başka bir şey
something else
belirli bir şey
res
bir parça bir şey
something
bir sözcükle belirtilmiş bir şey
(Lat.) designatum
birden türeyen bir şey
fungus
çember şeklinde herhangi bir şey
hoop
çirkin bir şey
sight
çok alışılmış bir şey
deja vu
çok küçük herhangi bir şey
iota
daha iyi bir şey
better
değerli bir şey
something
değersiz bir şey
dog
değiştirilebilen herhangi bir şey
convertible
doğal bir şey
matter of course
eğlendirici bir şey
rib tickler
herhangi bir şey
anything
herhangi bir şey
any
herhangi kârlı bir şey
pay dirt
ikame edilen bir şey
succedaneum
karışık bir şey
complex
karmakarışık olmayan bir şey
piece of cake
karmaşık bir şey
complex
kenar oluşturan bir şey
edging
kesilip çıkarılmış bir şey
excision
kesin bir şey
a sure card
kesin bir şey
cinch
kesin olmayan bir şey
anybody anyone's guess
kışkırtıcı bir şey
spur
kitaplarda düzeltilecek bir şey
corrigendum
kıvrılmış bir şey
involution
kolayca yapılan bir şey
cinch
moral bozucu bir şey
blockbuster
okunacak bir şey
read
olağanüstü bir şey
something else
önemli bir şey
big stuff
öyle bir şey
something of the kind
pahalı bir şey
that command a high price
parasız alınan herhangi bir şey
freebie
şakşak sesi çıkaran bir şey
clapper
sarmal bir şey
curl
sinirlendirici herhangi bir şey
gall
tamamlayıcı herhangi bir şey
counterpart
tercih olunan herhangi bir şey
preference
üreten herhangi bir şey
juice
yararlı bir şey
convenience
yersiz bir şey
shocker
yoğunlaştırılmış herhangi bir şey
concentrate
bir şey abartmak
to go it rather strong Verb
bir şey açığa çıkarmak
to clear sth Verb
bir şey adına olmak
to have something to one's name Verb
bir şey aktarmak
to quote sth Verb
bir şey anlamamak
to not to make head or tail of Verb
bir şey aramak
to scratch for sth Verb
bir şey beklemek
to be in for sth Verb
bir şey çıkarmamak
to make nothing of it Verb
bir şey demeden imza atmak
to sign on the dotted line Verb
bir şey eğiliminde olan
apt
bir şey fark etmemek
to make no difference Verb
bir şey giymek
to have something on Verb
bir şey hakkında anlaşamamak
to disagree about sth Verb
bir şey hakkında anlaşmaya varmak
to reach agreement on sth Verb
bir şey hakkında bilgisi olmamak
to have no opinion of sth Verb
bir şey hakkında hiçbir şey bilmemek
to be quite in the dark about sth Verb
bir şey hakkında ihbar
to be given notice of
bir şey hakkında karar vermek
to make a decision on sth Verb
bir şey hakkında karar vermek
to adjudicate sth Verb
bir şey hakkında konuşmak
to speak about sth Verb
bir şey hakkında meraklanmak
to fuss about sth Verb
bir şey hakkında münakaşa etmek
to argue about sth Verb
bir şey hakkında sondaj yapmak
to gather information upon something . Verb
bir şey hakkında sormak
to ask about sth Verb
bir şey hoşa gitmeye başlamak
to acquire a taste for sth Verb
bir şey için çok ödemek
to pay too much for sth Verb
bir şey için ehliyetsiz olmak
to be unqualified for sth Verb
bir şey için emir almak
to take an order for sth Verb
bir şey için gayret etmek
to strive for Verb
bir şey için özür dilemek
to make amends for an injury Verb
bir şey ile avunmak
to draw consolation in sth Verb
bir şey ile birlikte
together with
bir şey ile ilgili
touching
bir şey karşısında mest olmak
to get exhilarated to the point of intoxication about sth Verb
bir şey kastetmek
to intend an action Verb
bir şey kazanmak
to make an acquisition Verb
bir şey kazanmamak
to get nothing by it Verb
bir şey kesicisi
cutter
bir şey kokan
redolent
bir şey konusunda mütalaasını belirtmek
to make one's comment upon sth Verb
bir şey öğrenememek
to be none the wise- r Verb
bir şey öğrenmek
to inform oneself about something . Verb
bir şey peşinde olmak
to scramble for Verb
bir şey satın almak
to make a purchase Verb
bir şey söylememek
to keep back Verb
bir şey talep etmek
to application for sth Verb
bir şey talep etmek
to claim sth Verb
bir şey tarafından kuşatılmak
to be beset by sth Verb
bir şey tasarlamak
to have something in contemplation Verb
bir şey tasarlamak
to plan sth Verb
bir şey tedirgin etmek
to have something on one's mind Verb
bir şey unutma
slip of the memory
bir şey üzerinde ayrıntılı bilgi
detailed information on something .
bir şey üzerinde durmak
to dwell upon sth Verb
bir şey üzerinde düşünmek
to think over Verb
bir şey üzerinde konuşma yapmak
to give a talk on sth Verb
bir şey üzerinde meşakkatle çalışmak
to plug away at Verb
bir şey üzerinde tasarrufta bulunmak
to make a disposition of Verb
bir şey üzerinde tasarrufta bulunmak
to make a disposition of sth Verb
bir şey üzerinden faiz almak
to charge interest on sth Verb
bir şey üzerinden vergi almak
to lay a charge on sth Verb
bir şey yapar görünmek
to pretend to do sth Verb
bir şey yapımcısı
smith
bir şey yapma ehliyeti
capability of doing sth
bir şey yapmak amacıyla
with the aim of doing sth
bir şey yapmaya boşuna uğraşmak
to make useless attempts to do sth Verb
bir şey yapmaya hazır olmak
to be prepared to Verb
bir şey yapmaya hazır olmak
to be prepared to do sth Verb
bir şey yapmaya kalkışmak
to make an attempt at doing sth Verb
bir şey yapmaya kalkmak
to adventure to do sth Verb
bir şey yapmayı öğrenmek
to learn how to do sth Verb
bir şey yapmayı reddetmek
to refuse to do sth Verb
bir şey yapmayı tasarlamak
to calculate to do sth Verb
bir şey yüzünden
after
bir şey yüzünden cezalandırılmak
to be punished for sth Verb
bir şeyden bir şey çıkarmak
to conclude from something to sth Verb
ağır bir şey kaldırmak
to heave Verb
ağzına bir şey koymamak
to eat nothing Verb
ailesinden bir şey saklamak
to keep something secret from one's family Verb
aklına bir şey esmek
to have a good mind to do sth Verb
aklında bir şey olmak
to have in mind Verb
aklında bir şey olmak
to have something in view Verb
aklında bir şey tutamamak
to have a memory like a sieve Verb
aklını bir şey kurcalamak
to have something on one's mind Verb
alışılmadık bir şey değil
nothing out of the common
apaçık bir şey olmak
to go without saying Verb
bambaşka bir şey olmak
to be a different kettle of fish Verb
bir envantere bir şey eklemek
to include something in an inventory Verb
biri hakkında bir şey duymak
to hear something about sb Verb
birinden bir şey için izin
clear a thing with
birinden bir şey saklamak
to withhold something from sb Verb
birine bir şey armağan etmek
to present someone with sth Verb
birine bir şey hatırlatmak
to put someone in mind of sth Verb
birine bir şey hatırlatmak
to remind someone of sth Verb
birine bir şey ifade etmemek
to be nothing to sb Verb
birine bir şey ısmarlamak
to indent upon someone for sth Verb
birine bir şey isnat etmek
to attach to sb Verb
birine bir şey satmak
to hand someone a line Verb
birine bir şey söylemek
to make something avail to sb Verb
birine bir şey söylememek
to keep someone in the dark Verb
birine bir şey sunmak
to lay before something before sb Verb
birine bir şey tahsis etmek
to allot something to sb Verb
birine bir şey teklif etmek
to offer something to sb Verb
birine bir şey yaptırmak
to cause someone to do sth Verb
birine vasiyetinde bir şey vermek
to give someone something in one's will Verb
birini bir şey almaya kandırmak
to wheedle someone into buying sth Verb
birini bir şey hakkında aldatmak
to palter with someone about sth Verb
birini bir şey için affetmek
to pardon someone for Verb
birini bir şey için cezalandırmak
to punish someone for sth Verb
birini bir şey için kaydetmek
to put someone down for sth Verb
birini bir şey sanmak
to take someone for sth Verb
birini bir şey sanmak
to overestimate sb Verb
birini bir şey yaparken yakalamak
to catch someone doing sth Verb
birinin bir şey yapmasını engellemek
to prevent someone (from) doing sth Verb
birinin bir şey yapmasını önlemek
to inhibit someone from doing sth Verb
birinin elinden bir şey çalmak
to pick sb's pocket Verb
biriyle bir şey üzerine tartışmak
to argue with someone about sth Verb
büyük bir şey elde etmemek
to get little out of it Verb
cebinden bir şey çaldırmak
to have one's pocket picked Verb
deftere bir şey kaydetmek
to enter something in the journal Verb
fazla bir şey fark etmemek
to not to make much difference Verb
içinde bir şey ıslatılan sıvı
soak
ilginç bir şey yapmak
to set the thames on fire Verb
isabetli bir şey söylemek
to say a mouthful Verb
kafasına bir şey koymak
to play mischief with sth Verb
kitapta bir şey aramak
to look up in a book Verb
nahoş bir şey ima etmek
to insinuate something nasty Verb
önemli bir şey yapmak
to set the thames on fire Verb
önemli bir şey yok
nothing of nfr
önemsenmeyecek bir şey olmamak
to be no trifling matter Verb
pazarlığa bir şey katmak
to include something in the bargain Verb
programına bir şey sığdırmak
to fit something into one's schedule Verb
sakın bir şey söyleme
mum's the word !
saklanacak bir şey yok
open skies
şansa bir şey bırakmamak
to not to take any chances Verb
unutulmayacak bir şey yapmak
to make history Verb
üstüne bir şey ödemek
to pay something in addition Verb
yapılmamış bir şey bırakmak
to leave something undone Verb
yeni bir şey bulmak
to strike out a line for oneself Verb
zihninde bir şey kurmak
to meditate Verb
ani bir gayretle yapılan şey
stroke
bir tutam şey
wisp
Turkish-English phrases from Zargan's own database